
Mullet MadJack’e ilk daldığımda neye uğradığımı şaşırdım. Oyun resmen “ya koş ya öl” diye bağırıyor! Daha ilk saniyeden itibaren tempoyu o kadar yükseltiyor ki, ekrandaki neon ışıklar ve synthwave müzikleriyle kendini bir aksiyon filminin başrolü gibi hissediyorsun.
Hikaye ve Atmosfer:
Açıkçası hikaye çok da önemli değil. Burada olay tamamen aksiyon. Mullet saçlı kahramanımız Jack, çılgın bir arenada ölüm kalım mücadelesi veriyor. Ortam tam bir 80’ler distopyası: Neon ışıklar, metalik koridorlar ve sürekli yükselen müzik. Atmosfer o kadar güçlü ki, sanki ekranın içinden sana doğru akıyor.

Oynanış:
İşte esas bomba burada! Oyun seni sürekli hareket etmeye zorluyor. Durduğun an öldün demek. Duvarlardan sekiyorsun, havada taklalar atıyorsun ve tam düşerken bir düşmanı parçalayıp yola devam ediyorsun. Özellikle her bölümde farklı silahlar denemek, oyuna güzel bir çeşitlilik katıyor. Her ölüm bir ders, her tekrar ise seni daha da hızlandırıyor. Resmen bir refleks testi!
Görsellik ve Ses:
Görseller tam anlamıyla göz kamaştırıyor. Neon patlamaları, düşmanların infilak ettiği anlar… Hepsi ayrı bir görsel şölen. Ama asıl olay müzikte. O synthwave ritimler yok mu? Resmen damarına adrenalin pompalıyor. Kulaklık takınca tam anlamıyla oyunun içine çekiliyorsun.
Sonuç:
Mullet MadJack, tam bir delilik. Hız, aksiyon ve çılgınlık istiyorsan, doğru yerdesin. Ama uyarayım, sabırsızsan zorlanırsın. Bu oyun, deneye deneye ustalaşman gereken türden. Bir noktadan sonra öyle bir akışa giriyorsun ki, kendini durduramıyorsun.
Artılar:
- Akıcı ve adrenalin dolu oynanış
- Muhteşem müzikler
- Göz kamaştıran neon estetiği
Eksiler:
- Zorluk seviyesi herkese göre değil
- Hikaye biraz geri planda kalıyor
Puan: ⭐⭐⭐⭐☆ (4/5)
